29 Kasım 2012 Perşembe

Yılanlar hakkında...


Doğada bir çok insanın en çok korktuğu canlı türlerinden biride yılanlar dır. Bir çok insan bu yüzden doğada dolaşmak istemez. Aslında biraz bilgi bizi yıllar karşında daha cesur hale getireceği inancındayım.

İlk olarak içinizi rahatlatacak bir bilgi vermek isterim, Türkiye'deki yılanların çoğu zehirli değildir yine de canımızı oldukça yakabilir ve tedavi uygulanmazsa ciddi yaralanmalara neden olabilir bazen de nekrozdan kaynaklanan organ kayıpları söz konusu olabilir.   Türkiye´de tespit edilen 53 tür yılandan 15 tanesinin zehirli, 38 tanesinin ise zehirsiz olduğunu tespit edilmiştir.

Aşağıda yer alan bilgiler çeşitli kaynaklardan yararlanılarak özetlenmiş ve buraya alınmıştır. Yararlanılan kaynaklar aşağıda belirtilmiştir...Peki ya zehirli olanlar ,

Türkiye'deki zehirli yılanların neredeyse tamamı Vipera cinsine aittir, yani engerekdir.

Engereklerin zehri kanın yapısını bozar. Bir kişi engerek tarafından ısırıldıysa ve engerek hatırı sayılır miktarda zehir enjekte ettiyse;

Bölgesel ağrı, şişme, ödem, deri renginin değişmesiortaya çıkar. Bazı durumlarda yara ve hastanın dişetlerinde kanamalar meydana gelir. Ciddi zehirlenmelerde ise dirsek ve diz üzerine geçenşişmeler veya kanamalar 2 saat içinde görünebilir.




Zehirli yılan ısırığı: Isırılan yerde nal gibi yarım ayşeklinde diş izlerinin üstünde, yanyana iki tane delici yara yer alır. Karşılıklı olan bu yara zehir dişlerine aittir. İki zehir dişi arasında ki mesafe genişse, yılanın büyük olduğunu belirtir.


YILAN SOKMALARININ BELİRTİLERİ;

Isırık çevresi kızarıp şişmeye başlar ve ağrı hissedilirse, bu yılanın zehirli olduğu anlamına gelir. Zehirli yılan sokmasında, ısırılan yerde şiddetli ağrı ve birkaç dakika içerisindeşişlik ve morarma olur. Isırılan yerde içi kanlı veya sıvı dolu keseler, deri altında kanamalar olur. Bulantı, kusma gibi sistemik belirtilerin yanı sıra çeşitli organ kanamaları ve şok gelişebilir.




Zehirsiz yılan ısırığı: Isırılan yerde sadece yarım ay şeklinde normal diş izleri vardır. Zehirsiz yılanda zehir dişleri izine rastlanmaz.


Zehir Miktarları:

Vücuda giren yılan zehirinin miktarı; zehirin şiddetine, emilen zehirin miktarına ve vücudun büyüklüğünegöre tehlike oluşturur. Isırılan yerin deri ve deri altı yağ tabakasının kalınlığı da bunda etkilidir. Yılan zehirleri en çok santral (merkezi)sistemine (beyin, beyincik ve omurilik) ve kan sistemine etkisini gösterir. Çocuklarda tehlikelidir.

Yılanların zehir miktarları yılanın boyu, zehir kesesinin büyüklüğü ile ilgilidir ama bir yılan ısırdığında zehrinin tamamını boşaltabileceği gibihiç boşaltmayabilirde. Korkmuş veya kızmış bir yılan zehrinin tamamını boşaltabilir. Yine zehrin miktarı kadar zehir şiddeti (toksisitesi) de önemlidir.


BELİRTİLER
Yılanın türüne, büyüklüğüne, hastanın yaşına, ısırılan bölgenin yerine ve derinliğine, ısırık sayısına ve enjekte edilen zehirin miktarına bağlıdır.

Lokal belirtiler:Isırılan yerde diş izleri vardır. Morarma diş izlerini gizleyebilir. 1-36 saat içinde oluşan ödem, ağrı, peteşi, ekimoz, organda fonksiyon kaybı ve ısırıktan 16-36 saat sonra nekroz oluşumu görülür. Ağrı, süratli şişme, morarma zehirli yılan ısırığını tanısında yeterlidir.




Sistemik belirtiler: Bulantı, kusma, terleme, senkop (bayılma), paralizi, hastanın ağzında metalik yadakauçuk tadı, hipotansiyon, taşikardi, aşırı tükürük salgıma, konuşma güçlüğü, görme bozukluğu, kas seğirmeleri, parastezi (gerçek dışı ve anormal duyu hissi), burun kanaması, idrar, dışkı ya da tükürükte kan, pitozis ve nöbetler görülebilir. İnsanda uyuklama, diyafram ve diğer solunum kaslarında felç, solunum durması ve ölüm olabilir.

Hemoraji, böbrek yetmezliği ve hipovelemik şok yaşamı tehdit eden reaksiyonlardır.

Zehirli yılan sokmalarında ilk yardım

Yılanın zehirsiz olduğundan emin olmadığınız her yılan sokmasında, zehirliymiş gibi tedavi uygulanmalıdır.

Eğer yılan zehirliyse veya zehirli olmadığından emin değilseniz, acilen izlenmesi gereken ilk yardım yöntemleri:

• Kişiyi güvenli bir yere götürün.

• Kişiyi sakinleştirin. Çok fazla hareket ettirmekten sakının.

• Sokmanın olduğu bölgedeki sıkı kıyafteleri ve takıları çıkartın.

• Düz bir tahta kullanarak, sokmanın olduğu yerin hareket etmemesini sağlayabilirsiniz. Sokulan bölgeyi kalpten aşağıda tutmalısınız.

• Acilen tıbbi yardım istemelisiniz.

Eğer tıbbi yardımın ulaşması 30 dakikadan önce mümkün değilse:

1. Sokulan yeri bir sabunla ve suyla yıkayın.

2. Zehirin hareketini yavaşlatmak için, sokulan yerden yaklaşık 7 cm yukarısını gevşek bir sargı bezi ile sarın. Bez sıkı olmamalıdır. Sargı, arasına bir parmak girecek kadar gevşek olmalıdır ve bantın altındaki nabız hissedilmelidir. Bant için esnek bir bandaj veya bez parçası kullanabilirsiniz.

Buradaki ilk yardımın amacı, kişiyi oluşabilecek zararlardan korumak ve yılanın zehirinin yayılmasını yavaşlatmaktır. Yılan sokmalarında YAPILMAMASI gerekenler:

• Sıkı bir bağ yapmamalısınız. Bu kan dolaşımını durdurarak, kolun veya bacağın kaybedilmesine neden olabilir.

• Isırığın olduğu yeri kesmeyin. Bu daha fazla yaralanmaya neden olabilir.

• Yaradaki zehiri emerek çıkarmaya çalışmamalısınız.

• Isırılan yere buz koymamalısınız veya diğer soğutma işlemlerini yapmamalısınız. Bu başka yaralanmalara neden olabilir.

• Elektrik şoku uygulamamalısınız. Bu zehiri nötralize etmez. Ve durumu daha da kötüleştirebilir.

• Yılanı yakalamak veya öldürmek için vakit harcamamalısınız.


YILAN ISIRMALARINDA KORUNMA ÖNLEMLERİ


Kendimizi yılanlara ısırtmamak için yapmamız gerekenleri bilirsek tatsız durumlarla karşılaşmamış oluruz.

Öncelikle yılanlar insanlara durduk yere kesinlikle saldırmazlar, tersine kaçarlar. Bu bakımdan bir yılanla karşılaştığımızda eğer kaçmıyorsa onu rahatsız etmeden yanından geçemeliyiz. Böyle bir durumda sopa ile yılanı rahatsız etmek veya taş atarak kaçırmaya çalışmak yanlıştır.
Yılanlar sağırdırlar ve duyamazlar çünkü dış ve ortakulakları bulunmaz, sadece yerdeki titreşimleri algılayabilirler, dolayısıyla normal bir yürüyüş temposuyla yürüdüğümüzde çevredeki yılanlar titreşimleri algılayacak ve kaçacaklardır ancak sessizce yürüdüğümüz takdirde bir yılanla karşılaşabiliriz ki bu durumda onu rahatsız etmezsek bize karşı her hangi bir zararı olmayacaktır.

Yılanlar; aşırı korkmadıkça, rahatsız edilmedikçe, köşeye sıkıştırılmadıkça ve üzerlerine basılmadıkçabir insanı ısırmazlar.
Yılanlar genellikle çalı altlarında ve bir yere öbek olarak yığılmış, saman, yada çalı çırpı altında saklandıklarından çalı ararken dikkatli olmalı ve bu gibi yerlere çıplak elimizi sokmamalıyız. Önce bir sopa ile çalılarda gürültü yaparak yılanın kaçmasını sağlamalıyız.
Bulunduğumuz ortamdaki kaya ve kütükleri asla kaldırmamalıyız. Eğer kaldırmamız gerekirse kütüğü ileri doğru yuvarlamak yerine ilerisinden tutup kendimize doğru çekmeliyiz. Böylelikle yılan bize doğru değil, ileri doğru kaçacaktır.

Harabe, mezarlık ya da terk edilmiş kulübe gibi yerlere girerken çok dikkatli olmalı bu ve bu gibi yerlerde yılanların bulunabileceği düşünülmelidir.
Taşlık, kayalık ve çalılık gibi yerler yılanların sıkça bulunduğu ve bulunmaktan hoşlandığı yerlerdir.
Yılanlar dişlerini bir ayakkabıya ya da kalın bir kot pantolona batıramazlar dolayısıyla bu gibi yerlerde bu tür ayakkabı ve pantolonla dolaşanlar emniyette olacaklardır.
Isıran yılan öldürüldüğünde, kuyruğundan tutarak taşınır. Yılanın cinsinin teşhisi hakkında bilgi verir.
Bütün bunların dışında zararsız çok sayıda yılanın olduğu bilinmektedir. Bu bakımdan bulunduğunuz bölgede rastlanan yılan türleri hakkında önceden bilgi sahibi olmalısınız.
Zehirli yılanlar genellikle güneşin battığı ve doğduğu alacakaranlık saatlerinde ve gece avlanırlar ve bu saatlerde ortaya çıkarlar, ateş için odun toplama işi bu saatlere bırakılmamalıdır.

Yerde gördüğümüz delikler genellikle tarla faresi, köstebek gibi hayvanların açtığı deliklerdir ancak yılanlar da bu deliklere girip kemirgenleri yedikten sonra saklanmak amacıyla kullanabilirler.
Ne olursa olsun zehirli veya zehirsiz hiç bir yılanı öldürmemeliyiz! Birçok yılan Türkiye'de koruma altındadır ayrıcakemirgenleri yiyerek sayılarının artmasına engel olduklarından faydalıdırlar.

ÖNEMLİ NOT;

Yılanların insanlarla ilişkileri ve faydaları:
Maalesef insanlarda yılanlara karşı korkunç bir nefret ve ön yargı vardır. Masallar, efsaneler, deyimler hep yılan düşmanlığı üzerine kuruludur. Oysa bilinenin aksine yılanlar insanlar için son derece faydalı hayvanlardır.
Tarımda, bağ, bahçe ve tarlalarda bulunan köstebek, tarla faresi gibi zararlı kemirgenleri yiyerek beslendiğinden, tarıma faydası dokunmakta ve bir çok biliçli ziraatçi tarafından yılanlar korunmaktadır. Bir farenin bir defada 10 yavru doğurduğunu ve yavruların bir aylık olunca doğurabilecek olgunluğa geldiğini düşünürsek, bir fare ve onun neslinden yılda yaklaşık 15.000
fare üreyecektir ve her gün bir fare yiyen yılanın faydası daha iyi anlaşılacaktır. Tarlalarındaki yılanları öldüren veya ticari maksatlarla yurtdışına satan kişiler, büyük zararlara uğramış tarlaları fareler tarafından telef edilmiştir. Yurtdışında bir çok yerde fare ve diğer kemirgenlerle mücadele etmek için yılanlar kullanılmaktadır.
Özellikle Türkiye’deki yılanlar söylenenlerin aksine uysal hayvanlardır ve insanlardan kaçarlar, üzerlerine basmadıkça (ki ayakkabısı olan ve uzun pantolon giymiş birine dişlerini batıramaz) veya bir köşeye kıstırıp rahatsız etmedikçe insanları ısırmazlar. Bu bakımdan onları öldürmek yerine üzerlerine basmamaya dikkat göstermek daha insani bir hareket olacaktır.


BİRKAÇ ZEHİRLİ TÜR



"Baran Engereği" denmesinin nedeni Prof. Dr. İbrahim Baran'dan (herpetolog) dolayı. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar bu türün sadece Türkiye'de bulunduğunu gösteriyor. Bu nedenle endemik bir tür. Sırt bölgesinin rengi genel olarak siyah ya da grimsi kahverengi. Kuyruk ucu sarımsı. Bazen sırt biraz açık renkli olur. Bu halde benekler zikzaklı olur. Genel olarak küçük kemiriciler, kertenkeleler ve çeşitli omurgasız hayvanlarla beslenirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Boyları 55 cm kadar olur.

Habitat: Kısa boylu bitkilerin altında, taşlık yerlerde yaşarlar. Yüksekliği 400 metreye (bilinen) kadar olan yerlerde bulunabilirler.

Türkiye'deki Dağılım: Sakarya'da, Torosların Silifke civarındaki yerlerde habitatın uygun olduğu alanlarda dağılım gösterirler.

Not: Zehirli olan bu tür çok fazla avlandığından ve dar bir alanda yayılış gösterdiklerinden için soyları tehlike altındadır.

                                                    Koca engerek, engerekgiller (Viperidae) familyasından bir engerek 


http://www.veterinerklinik.com/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=118:ylanlar-squamata-serpentes&catid=40:pet-hayvanlar&Itemid=57,http://cendam.blogcu.com/turkiyede-yasiyan-zehirli-zehirsiz-yilan-turleri/10795240,http://www.lokman-hekim.net/ilkyardim/yilan-sokmalari.asp,

17 Kasım 2012 Cumartesi

SCARPA NANGPA-LA XCR BOT



Sevgili dostlarım bu yazımda sizlere Scarpa Nangpa modelini elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım yaklaşık 3 aydır bu botları kullanıyorum genel izlenimlerimi sizler ile paylaşmak istedim;

İlk olarak bir kullanıcı olarak sizlere beklentilerimi yazmak istiyorum;

1- Rahat ve ortopedik olmalı,
2-Su geçirmez olmalı,
3-Nefes alabilir nitelikte olmalı,
3-Tabanı ne çok sert nede çok yumuşak olmalı, EVA tabanlar konfor için....
4-Giymesi ve çıkarması kolay olmalı,
5-Ayakta hantal olmamalı şık durmalı 
6-Bu tip ayakkabıların en çok aşınan kısmı burun kısmı olduğu için ön burun kısmı sağlam olmalı,
7-Hafif olmalı,
8- Son olarakta ayağımı sıcak tutmalı.

Gelişen teknoloji ile birlikte bir çok ayakkabı modeli de raflarda ki  yerini aldı tabi bunca seçenek arasında tercih yapmak oldukça güç oluyor fiyat ve performans açısından en iyi değerlendirmeyi her zaman kullanıcı yorumlarından yola çıkarak tercihimi yapıyorum. Zaten bura da bunları yazma sebebim de budur.Scarpa markasından bahsedecek olursak,

 Scarpa markası, İtalya menşeli bir marka Türkiye  Distribütörü Bir çok markanın olduğu gibi bunun da Meydanav (http://www.meydanav.com/urun/9/6/scarpa.htm) Scarpa markası yaklaşık 70 yıldır ayakkabı piyasasında en iddialı firmalardan biridir ve yıllardır vizyonunu bozmadan bu tip ayakkabılar üretmektedir. Detaylı tarihçe için (http://it.scarpa.net/azienda/storia/) bakınız.

Gelelim Nangpa modeline, bu model benim aradığım bir bütün özellikleri içerisinde barındırıyor . 

Vibran tabana sahip sahip, bu ayakkabıyı daha güvenilir kılıyor, yumuşak bir tabana sahip olası uzun yürüyüşlerde ayağınıza istediğiniz konforu sunuyor, Goretex astarı bir çok kez deneme fırsatım oldu botun yarısından fazlası suyun içerisindeyken sorun yaşamadım. Ayakkabı dili olarak içerinde özel ortopedik bir dil var buda konforu artırıyor. Ayakkabının önündeki çarşak bandı sayesinde aşınmalara karşı ön kısım dayanıklı hale getirilmiş buda hard kullanıcılar için bir artı bence. Üst kısım Cordura deri ve ağırlık 590gr. Ayakkabı fiyatı ortalama 370-430 TL arası...


http://www.everestoutdoors.com/index.php?page=urun_detay&kat=30&alt_kat_id=431&id=9987#sekme

Bu modelin eksi kısımları bana göre, Fiyat biraz pahalı, ayakkabının kalıpları dar ayağı taraklı olanlar çok zorluk çekebilir. 

Doğada mutlu olmanız dileğiyle....

8 Ekim 2012 Pazartesi

Cehennem şelaleleri


Seyehat etmeyi keşfetmeyi seven insanlar aslında çok şey aramazlar biraz huzurdan başka bunu da en güzel bulabileceğiniz yer elbetteki doğanın kollarıdır. Doğada insan kendini özünü bulur ve güzel ülkemizde kendinizi bulabileceğiniz o kadar yer var ki saymakla bitmiyor çok şükür. Bizlerde yaşadığımız bölge olan Trakya hakkında elimizden geldiğince bilgi vermeye sizlerle paylaşmaya çalışıyoruz bu güzellikleri bu yazımda vize ilçesine bağlı kızılağaç köyündeki cehennem dere şelalelerinden sizlere bahsetmeye çalışacağım umarım sizlere bu yolculuğu yaşatabilirim. 

Cehennem dere şelaleleri, Kırklareli ilinin vize ilçesine bağlı kızılağaç köyü ile sivriler köyü arasında kızılağaç köyünün kuzeybatısında yer alıyor. köyün çıkışında sivriler istikameti tarafına doğru ilerliyorsunuz çok küçük bir yazı belli belirsiz cehennem şelaleleri diye bir tabela mevcut.

 Sivriler istikametine doğru yol alırken sol tarafımızda ki ilk toprak yola giriş yapıyorsunuz. yaklaşık 3-4 km lik taşlı bir yoldan ilerledikten sonra köylülerin taş ocağı dediği yere geniş bir alana geliyorsunuz  bundan sonrası için yürüyerek devam etmek zorundasınız.
ve aracınızdan indikten sonra büyüleyici bir su sesi sizi kendisine doğru çekiyor ve aşağıdaki patika yoldan derenin kenarına kadar iniyorsunuz ve derenin aktığı ters istikamete doğru dereyi bırakmadan ilerliyorsunuz...



ve iki büyük şelaleden ilk kine ulaşıyorsunuz yaklaşık 4-5 metrelik kayaların üzerinden dökülen sular bize huzur veriyor ...





Yol boyunca irili kayaların üzerinden düşen sular adeta bir ses cümbüşü oluşturuyor.

ikinci büyük şelaleye doğru yola koyuluyoruz yaklaşık 25-30 dakika yürüdükten sonra ikinci büyük şelaleye ulaşıyoruz 6-7 metreden düşen sular adeta bizi kendine çekiyor ve hemen üzerimizi çıkarıp yukarıdan kendimizi suya bırakıyoruz yüksekten düşen sular mükemmel doğal bir havuz oluşturmuş yüksekten atlamamıza rağmen suyun dibine ulaşmak çok zor. Parkur istediğiniz kadar uzatabilirsiniz ama sadece şelaleler ile tamamlamak isterseniz toplam 6-7 km' lik çok güzel bir parkur sizleri bekliyor...


























Sabah erken saatlerde gittiğimiz cehennem dere şelalelerinde zamanın nasıl geçtiğini anlamadık bile saatlerimize baktığımızda 17:00 geçmişti eve dönüş vakti geldi herkesin yüzünde oradan ayrılmanın burukluğu ama yaşanmış güzelliklerin de mutluluğu okunuyordu...(Fotoğraflar Günay SAVAŞ) 


Not:  2012-Eylül ayında gittiğimiz için su oranı biraz azdı mart veya nisan ayı içerisinde gitmenizi tavsiye ederim. 

Koordinatlar: +41° 42' 1.55", +27° 49' 56.01" 


6 Haziran 2012 Çarşamba

Kıyıköy-Kırklareli


Trakya'nın İncisi Kıyıköy

                                               
 Kıyıköy, hayal edin küçük bir kasaba, içerisinde yıkılmaya yüz tutmuş eski ahşap evleri, balıkçılık ve odunculuk ile geçimini sağlamaya çalışan insanlar, sessiz sokaklar, yeşilin ve mavinin sossuz olduğu bir yer düşünün sizde heyecanlandınız değil mi?

Evet belki de kafamızı dinleme zamanı gelmiştir. İstanbullular yıllardır Kastroyu bilir hep onu sayıklar ama biraz ilerisindeki sessiz sedasız gizli bir güzellik vardır. Kıyıköy, kalabalıktan gürültüden uzak yeşilin mavinin sossuz olduğu o küçük belde sizleri bekliyor.

Kıyıköyde neler yapabiliriz;


Kıyıköy'ün iki yakasından dökülen Kazan Deresi ve Papuç Deresinde Kayığa yada deniz bisikletine bine biliriz yada oltalarımızı alıp balık tutabiliriz.













Aya Nikola manastırını gezerken hayallere dalabilirsiniz...



Mevsiminde giderseniz taze balıklar yiyebilirsiniz.















Gündüz deniz ve derenin buluştuğu şirin sahilinde denize girebilir, akşam üzeride de limanda deniz fenerinin, gemilerin ışıklarını izleyebilirsiniz...


















Kamp kurmak isteyen arkadaşlar içinde tabi ki imkanlar var, manastırın az ilerisine yada liman tarafına çadırınızı kurabilirsiniz. Manastır civarına kurarsanız sizden 5 TL gibi bir rakam isteyebilirler eğer bu ücerti vermek istemiyorsanız Liman tarafını sizlere öneriyorum.


Kıyıköy beldesinde, alışveriş sorunu yaşamayacağınız kesin beldede çok sayıda bakkal ve A101 market bulunuyor.

Soğucak Köyü- KIRKLARELİ

KIRKLARELİ-SOĞUCAK KÖYÜ



Soğucak Köyü; Kırklareli ilinin vize ilçesine bağlıdır. Köy iki yanı büyük taşlarla çevrilidir. Köyde bu büyük kayaların tam ortasında kalmaktadır. Köyün tam ortasından temiz berrak bir dere geçmektedir. Bu yüksek kayalıkların üzerine çıkarak ıstırancaların eteklerini seyre dalabilirsiniz. Burası doğa sporlarını, macerayı sevenler için mükemmel bir yer.

Köyde kaya tırmanışı için 60 metreye kadar varan onlarca kaya bulunuyor. trekking, kamp için çok güzel yerlere sahip evrencik köyüne giden toprak yoldan giderken ağaçların arasına sanki gizlenmiş bu yüksek kayalıklar define arayıcılarının gözde mekanlarından. Şu da bir gerçek ki bu kadar sık  ormanda insanın içi ürperiyor.


Tabi ki fotoğraftaki yere araçla gitmeniz imkansız sadece yürüyerek gidebiliyorsunuz. Soğucak köyünde buna benzer onlarca ufak ufak mağaralar eski evler güzel dereler ve sık ormanlar mevcut kısacası hafta sonunu doğada geçirmek isteyenler için mükemmel bir yer...



POYRALI KÖYÜ - KIRKLARELİ

KIRKLARELİ POYRALI



 Poyralı köyünün tam ortasından pınarhisar ve vizeye giden bir yol geçmektedir buda köyü işlek bir hale getirmiştir ancak geçen bu araçların büyük kısmı ağır vasıtalardır ve köy çukurda kaldığı için köye giren araçlar çok hızlı geçmektedir. Bu yüzden köyde dikkat etmek gerekiyor. Köyün Pınarhisar tarafından gelişinde dere kenarında şirin bir çay bahçesi var  burada çaylarınızı keyifle yudumlaya bilirsiniz. 


Poyralı köyünün en önemli geçim kaynağından biri de meşhur poyralı pekmezidir oradan geçerken mutlaka bir pekmez almanız lazım. Pekmez demişken tabi pekmez yalnız gitmez yanında meşhur poyralı ekmeğini unutmayalım...


 Köyde Poyralı bir güzel yanı da geleneklerimizi yaşatmaya çalışmasıdır buna en büyük katkıyı da Poyralı Kültür Evi ile vermektedirler. Bura da geleneksel el dokumasından tutunda düğünlerimizde neler yaptığımıza kadar bir çok şeyi bulabilirsiniz.




POYRALI HAKKINDA GENEL BİLGİLER


Poyralı Köyü Kırklareli ili, Pınarhisar ilçesine bağlıdır.




 POYRALI'nın adı; Taşıma ve ulaşımın bu yörede araba ile sağlandığı yıllarda at arabasının en dayanıklı “poyra”ları bu derenin boyundaki karaağaçlardan yapılırmış. Rivayete göre dere ve köy, adını buradan alıyor. Köyün adı ile ilgili başka rivayetler de vardır. Bunlardan birincisi köyün yıl boyunca Poyraz rüzgârlarına açık olması, diğeri de Poy adı verilen kokulu bitkinin çayırlarda bolca yetişmesidir.



5 Haziran 2012 Salı

KIRKLARELİ-VİZE

                                                               KIRKLARELİ-VİZE






Vize, inanılmaz güzel bir coğrafyaya sahip, birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, tarih ve doğal güzellikleriyle insanı büyülüyor. Her türlü doğa aktiviteleri için imkan var aksicimde kürek, balkada mağracılık, soğucakta kaya tırmanışı, kampçılık, trekking ve bir çok aktiviteyi rahatça yapabilirsiniz ve doğal güzelliklerin tam ortasında merkezi bir yer... Bisikletinizi alıp vizeye gelirseniz buradan bir çok yere çok kolay ulaşa bilir çok rahat kamp yapabilirsiniz...

VizeKırklareli'nin doğusunda, İstanbul'a 140 km. mesafede, tarihi ve doğal güzellikleri ile ön plana çıkan bir ilçedir. Nüfusu 10.000 civarında olan Vize, zengin bir tarihi geçmişe sahiptir.


ANTİK TİYATRO : Türkiye Trakya'sının bilinen ilk ve tek antik tiyatrosudur. Bana göre hak ettiği yerde değil turizm kazandırılması için daha çok emek harcanması gerekiyor...


KÜÇÜK AYASOFYA KİLİSESİ: VI. Yüzyılda Bizans İmparatoru Jüstinyen döneminde Dionysos mabedinin temelleri üzerine bazilika planında yapılmıştır. Üç apsisi vardır. İçerisinde üçer sütunlu, iki sütun dizisi sonraki yıllarda payelere dönüştürülmüştür. Ayrıca Azizelik mertebesiyle Hristiyanlık dini içinde sonsuza dek uzanan bir yer edinen Azize Maria'nın mezarının bulunduğu kabül edilen yer olan Yapının Bizans döneminde fresklerle bezeli olduğu, günümüze kadar gelen izlerden anlaşılmaktadır. Güney nefte ki Deesis kompozisyonu oldukça harap olmuş Naos'un güneybatısında ne olduğu anlaşılmayan başka bir fresk izi ile karşılaşılmıştır. Bunun yanı sıra Ermeni bir asilzadenin kızı olan ve Nicephoros Drunganion isimli Vize askeri birliğinin komutanı ile evlenen Vize'li Maria'nın fresk izine rastlanmıştır.Yapı Osmanlı hakimiyeti sırasında Gazi Süleyman Paşa tarafından camiye dönüştürülmüştür. Yakın geçmişe kadar kullanılan yapı 1997 yılında Kırklareli Müzesi ile Trakya Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü öğrencileri tarafından temizlenmiş ve bakımı yapılmıştır
http://www.vize.bel.tr/Vize-Gezi-Rehberi.html

TÜMÜLÜSLER : Trak Krallığının Sembolüdür ve vize civarın 40 civarı tümülüs bulunmaktadır...


KÜÇÜK AYASOFYA KİLİSESİ konusunda vize belediyesi inanılmaz hassas çalışıyor çalışmaları bizzat yakından görme fırsatım oldu sadece eski kilise tadilat edilmiyor etrafındaki evlere kadar her yer elden geçiriliyor. Eski kilisenin yaklaşık elli metre yukarısında vize kalesine ulaşıyorsunuz. 

VİZE KALESİ : İlk inşasının M.Ö. 72-76 yıllarında olduğu tahmin edilmektedir. Daha sonra Bizans döneminde Jüstinyen (527-565 yıllarında) tarafından tekrar ihya edilmiştir.Muntazam kesme iri taşların üst üste yerleştirilmesi ve aralarına sağlam bir harçla bağlanması suretiyle yapılmıştır.Temeldeki iri kitleler 50*80 ile 100*150 cm. arasındadır. Şehrin kuzeyindeki sur bedenlerinde muntazam kesilmiş mavimtrak taşlar da kullanılmıştır. Bu yapının Geç Bizans döneminde (Paleoglar Devri) yeniden yapıldığı anlaşılmaktadır.Kale iç ve dış kale olmak üzere iki kısımdan meydana gelmiştir.Yüksek burç ile güneybatısında dere kenarında bulunan burcun yapımına XII.yüzyıl sonu Commenler devrinde başlanmış, Paleoglar devrinde tamamlanmıştır. Halen eski Vize şehri surlarının batı ve güney kısmı ayaktadır.Güney surları 3-4 metre yüksekliğine kadar korunabilmiş büyük taş bloklarla yapılmıştır.Yapı şekilleri birbirinin aynı olup kapı uzunluğu dört metredir.
http://www.vize.bel.tr/Vize-Gezi-Rehberi.html 

Vize kalesi demişken, kaleden pekte bir şey kalmamış ama kaleyi tekrar hayata geçirmek adına inanılmaz bir çalışma var. Şunu da eklemekte fayda var kale olmasa da oraya çıkıp manzarayı görmenizi tavsiye ederim...











17 Mayıs 2012 Perşembe


                                         COLEMAN 508 BENZİN OCAĞI

Amerikan Coleman firması yıllardır kendini kanıtlamış bir firma, outdoor malzemelerdeki çeşitliği ve sağlamlığı  ile kendisi ön plana çıkarmayı bilmiş.

Bende yapmış olduğum gezilerde keyif yapmayı ve dışarı bağlı kalmamayı sevenlerdenim.Tabi ki bu düşünce bizi çözüm yolları aramaya itmektedir. Bu işi en iyi yanımızda bir ocak alarak çok rahat bir şekilde çözebileceğimizi hepimiz biliyoruz ama asıl soru nasıl bir ocak almalıyız. İlk olarak kartuşlu modelleri inceledim ve denedim rüzgarlı ve soğuk havalar beni çıldırtma noktasına getirdiler diyebilirim. Bu sorunumu çözmek adına uzunca bir araştırmadan sonra Coleman modeline yöneldim tabi ki bu modeli seçmem için kendimce bir çok sebebim vardı. Bunlardan bir kaçını sıralayacak olursam,

1- Kartuşların pahalı olması,
2- Kartuşların her zaman her yerde bulunamaması,
3-Soğuk ve rüzgarlı havalarda kartuştan verim alamamak
4-Kartuşlu modellere göre çok daha çabuk yemek pişire bilmek

Coleman modelini seçme sebebim ise,
Tek parça olması ve kurulum olayının olmaması buda ekstradan zaman kazandırıyor. Yaptığım denmelerde yakıtı pompalama dahil 1LT suyu 5 dakika gibi bir zamanda ısıttı gerçekten bu güzel bir sonuç...

Ocağa gelirsek, Coleman benzinlik ocak tek bir parçadan oluşmakta ağırlık olarak boşu 860gr geldi tartıda 400-450gr civarında kurşunsuz benzin veya Coleman yakıtı ile çalışmakta.

Çalışma şekline gelirsek Fotoğrafta sağ tarafta görülen bir pompayı sola doğru vida gibi çevirerek açıyoruz ve  15-20 kez pompalıyoruz yalnız şuna dikkat etmek gerekiyor başparmağımızı pompanın üzerinde duran iğne başı büyüklüğündeki deliği kapatarak pompalama işlemini yapmamız gerekiyor. Bu işlemde tamamlandıktan sonra, vanayı çeviriyoruz DİKKAT etmeniz gereken nokta ocaktan yakarken biraz uzak durmamız gerek verimsiz olan sarı alev yüksek bir şekilde çıkmakta uzun bir çakmak veya çubuk ile yakarsanız daha iyi olur. Sarı verimsiz alev gitmesi için 5-10 kez daha pompalamanız yeterli olacaktır. Sarı alev mavi aleve dönüştükten sonra ocağımız kullanıma hazırdır. Tencereniz' i sarı alev çıkarken ocağın üstüne koyarsanız tencerenizin altı kararacaktır tecrübeyle sabittir...

Avantajları
Coleman ocakları Yakıtta cimri diyebilirim, kurulumu kolay ve basit, diğer modellere göre uygun fiyatlı olması, tek parça olması, sağlam bir gövdeye sahip olması.

Dezavantajları
Türkiye' de çok yaygın olmadığı için yedek parça sıkıntısı mevcut ve benzini  koyarken dökülmemesi için yanınızda küçük bir huni olması gerekiyor...
Bu model eski bir modeli bunu bulamayabilirsiniz diğer modellerine bakabilirsiniz...

Uyarı:Bu tür benzin ocaklarıyla araziye gitmeden önce mutlaka yakıp denemek şarttır yoksa sizi yarı yolda bırakabilir. Benzin ocağı yakılırken biraz uzak durulmalı varsa uzun bir çubuk kullanılmalıdır. Sızma olup olmadığı kontrol edilmelidir. Özellikle Ortaya çıkan gazlar da (CO başta olmak üzere) zehírlenmeye yol açabilir. Kış çıkışlarında olduğu gibi hava çok soğuk ve rüzgarlı olduğu zamanlarda ocak en kötü ara tentede kullanılmalı, yemeklerden çıkan buhar da yarı açılmış dış tente fermuarmuarı ile tahliye edilmelidir. Benzinli ocakların özellikle ön ısıtma işleminde çadır tentesinden uzak tutulmasına dikkat edilmelidir.


FİYAT   70-140 

THE NORTH FACE BALTORO 400 III BOOT

                                            THE NORTH FACE BALTORO 400 III BOOT




The North Face Baltoro, çamur ve kar için üretilmiş -40 derece gibi değer veriyorlar buda Türkiyedeki kış faaliyetleri için yeterli bir değer olduğu kanaatindeyim. 400gr ağırlığa sahip bu bot şehir kullanımı için pek uygun değil. Dri-Lex astarı sayesinde ayaklarınız nefes alabiliyor ve kuru kalmasını sağlıyor, alt taban gayet sağlam yere tutuşu kolaylaştırıyor ve ayakkabıda Primaloft yalıtım mevcut Kısaca anlatmak gerekirse, su geçirmez, uygun fiyatlı ve kış faaliyeleriniz için ideal bir bot piyasa fiyatı   $140.00-170$  arası değişmektedir.

16 Mayıs 2012 Çarşamba

ADİDAS AX Gore-tex Ayakkabı Ürün inceleme

Açıkçası pahalı markalara karşı çok büyük ilgim olduğunu söyleyemem, benim için öncelik bir malzemenin markasından çok işlevi ve şekli  gelmekte. Türkiye' de outdoor malzemelerle ilgili çok büyük bir kısıtlama olduğu kanısındayım buda arz talep meselesi elbette  şu da bir gerçek ki son bir kaç yıldır günden güne iyiye giden gelişmeler olmaya başladı. Özellikle İnternet yolu ile bütün markalara ulaşabiliyoruz, inceleyebiliyoruz ama dokunamıyor ve hissedemiyoruz şimdilik sadece büyük şehirlerde outdoor malzemelere ulaşabiliyoruz. Burada da güven problemi ortaya çıkıyor ve geriye tek çare kullanıcı yorumları kalıyor. Adidas markasını bilmeyen yoktur. Bende sizlere, Adidas  G40605 AX Gore-tex modelinden bahsetmek istiyorum.

Öncelikle Adidas markası yıllardır bildiğimiz bir marka ama outdoor malzeme konusunda Türkiye' de fazla aktif olmadığını hepimiz biliyoruz. Son zamanlarda kullanıcı talepleri doğrultusunda bununda günden güne değiştiğini görmek beni gerçekten mutlu ediyor çünkü ne kadar çok firma bir o kadar kaliteli ürün ve fiyatların aşağı inmesi demek. Konumuz olan Adidas' ın outdoor malzemelerinden  AX modeli, ilk olarak şunu söylemek istiyorum alırken gerçekten tereddüt ettim çünkü yapışkan kısmı hemen açılacak gibi geldi güven vermedi ama yinede şansımı denemek istedim çünkü yaşadığım yer yüz bin nüfusa sahip küçük bir yer buda imkanların kısıtlı olması anlamına geliyor ve ben dokunup, görerek ve sıkıntı yaşadığımda muhatap bulabileceğim bir şey almak istiyordum artık ve kararımı verdim ürünü satın aldım yaklaşık bir ay gibi bir süredir kullanmaktayım.

Ürün ilk bakışta yapıştırma şekli itibariyle güven vermese de ayağınıza giydiğinizde gerçekten satın alma isteği uyandırıyor çünkü içe doğru olan üst bükümleri ayağınıza tam oturmasını sağlıyor ve yürürken ayağınızdan kolay  kolay çıkmayacağını anlıyorsunuz yine ayakkabıda reflektör şeritleri de olması ince bir nokta, benim için önemli diğer bir noktada bağcık kısmı bu bağcıkları gerçekten sevdim bir kez bağladığınızda kolay kolay sökülmüyor, ayakkabının taban kısmı da tam tutuş sağlıyor  yosunlu zemin, kayalık zemin, ıslak zemin ve topraklı zeminde deneme fırsatım oldu sonuç benim için tatmin ediciydi  bu ayakkabının en önemli özelliğine ve benim asıl satın alma sebebim Gore-tex astara sahip olması çünkü yürüyüşlerim ve bisiklet ile turlarım da ayaklarımın ıslanması beni çok rahatsız ediyor olması yani bu ayakkabının su geçirmez bir astara sahip olması benim asıl satın alma sebebimdi bunu da çeşitli şekillerde denedim ilk olarak bir dereye ayakkabın yarısını soktum sonuç olumlu ikinci olarak benim için en önemlisi yağmurda baya uzun kaldım ayaklarım kupkuruydu ve son olarak bir araç yıkama yerinde basınçlı su tuttum ve yine geçirmedi  sonuç gerçekten güzeldi. Gelelim merak edilen kısma ürünün fiyatı 150-250TL arası değişmekte  bence, Gore tex astara sahip bir ayakkabı için gayet uygun üstelik dokunarak deneyerek alma şansınız ve bir muhatap bulma şansınız olacak. Şuan yaz sezonu olduğu için çok uygun fiyatlara satın alma şansı bulabilirsiniz.

Doğa...

Tüm dostluklarda olduğu gibi doğa ile de dost olmanın da bazı kuralları vardır. Bu kurallar basit gibi görünebilir ama çoğu zaman dostumuz olan doğa en ufak bir hatayı bile affetmemektedir . Bu durumda bize düşen de, tedbirli olmak, basit önlemleri alarak onunla olan dostluğumuzu güvence altına almaktadır. Tabi ki bunun için belli bir zaman,emek ve para harcamak gerekiyor, bu saydıklarımın hepsi hayatımızın en değerli kavramları olduğu için çabalarımızı, paramızı ve en büyük sermayemiz olan zamanı en iyi şekilde değerlendirmek adına başkalarının yaşadıklarından pay çıkarmak bizleri her zaman bir adım önde tutacağına inanmaktayım. Bende düşüncelere dayanarak, kullandığım malzemeleri ve gittiğim yerler hakkındaki bilgileri aktarmak istedim umarım sizleri tasarruf ettirebilirim...